sevgili sen
istanbul hakkında uzun uzun yazmışsın bana. boğaz ve yeni aldığın araban hakkında.
şunu bilmelisin ki, almak istediğim bir arabayı hemen alacak durumda değilim,
ama düşünüyorum da, eğer almak istediğim arabayı alabilecek durumda olsam boğazın keyfine hiç varamam.
herşeye boşverip gidip bir şişe şarap alsam bir iki yıl gezsem aylak aylak. sırf hayatı çeksem ciğerlerime de içimi yaksam, yok yine varamam. şimdi durduğum yer, ikisinin tam ortası, gecenin de bir yarısı üstelik.
ışıkları kapatınca, bu karanlıkta, boğazın kokuları geliyor burnuma, hiç görmediğim rumeli hisarının ışıltılı görkemi.
ey hayat, yosun kaplı taş bloklar suya bu kadar mı yakışacaktı.
gözlerim doldu da birden şu gecenin bir yarısı, yazayım dedim. kötü mü ettim? sana karşı bir kinim yok, yanlış anlama. belki kendime biraz sitemim, belki çok düşünüyorum. ama kavramlarımız öyle boşaltılmış öyle örselenmiş ki, inan ağlıyorum bile diyemiyorum.
şimdi sana sağol demeliyim, çünkü anca bu acı kendime getiriyor beni, anca farkediyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder